6 Ağustos 2015 Perşembe

BEDİÜZZAMAN HAKKINDA EN ÇOK KUMPAS DAVASI AÇILAN ALİMLERDEN BİRİYDİ


Zulmün dönme dolabı



Zulmün dönme dolabı
 
İDRİS GÜRSOY, 23 MART 2015, AKSİYON 
 
Masum insanlara karşı dolap çevirme anlayışı yeni değil. Sadece aktörleri değişti. Bediüzzaman Said Nursi, hakkında en çok kumpas dava açılan Âlimlerden biriydi. son dava vefatından 2 yıl önce açılmak istendi. Nazilli bahane edilerek talebeleri gözaltına alınmıştı.
Twitter fenomeni Fuat Avni, 7 Haziran seçimleri öncesi Hizmet Hareketi’ne yönelik yeni bir planı deşifre etti: Hizmet Hareketi, ev ve müesseslerine silah ve mühimmat konularak silahlı örgüt kapsamına sokulacak. Ardından da 7 Haziran seçimleri öncesi silahlı terör örgütü ilan edilecek.
Masum insanlara kumpas kurma anlayışı yeni değil. Sadece aktörler değişti. Bugün cemaat evlerine silah ve mühimmat koymayı planlayanlar dün o evlere, Nur talebelerini tahrik için İslam’a hakaretle dolu gazeteleri postalıyorlardı. 23 Mart 1960’ta hayata gözlerini yuman Bediüzzaman Said Nursi, dünyada hakkında en çok kumpas kurulan ve dava açılan âlimlerden biriydi. 700 davanın 200’ü DP dönemindeydi. Tek parti dönemindeki bütün davalardan beraat etmişti.
Ölümünden önceki son dava 1958 Ankara davasıydı. Nazilli’de Nur talebelerine bir kumpas kurulmuş, onun üzerinden İstanbul, Ankara ve Isparta’da 10 Nur talebesi gözaltına alınmıştı. Asıl hedef Bediüzzaman’dı.
Ege bölgesinde mahalli bazı gazetelerde İslam aleyhine hakaretlerle dolu tahrik edici yazılar yayımlandı. Bunlar Risale-i Nur satan bazı dükkânlara gönderilerek Nur talebeleri galeyana getirilmek istendi. Nazilli’nin Güneyköy ilçesinde iki Nur talebesine ‘din propagandası’ yapıyorlar diye saldırıldı. Bir masum vatandaşa tuzak kurularak ifadesi çarpıtıldı. Adliyeye suç duyurusunda bulunularak gözaltına aldırıldı. Mahalli gazetelerde çıkan Nur talebeleri ile ilgili yalan haberler daha sonra Ankara ve İstanbul’daki bazı gazetelerde yayımlandı. Bediüzzaman için, “Yeniden tarikat kuruyor” deniliyordu.
Said Nursi, talebeleri Zübeyir Gündüzalp ve Ceylan Çalışkan’a bütün bu iddialara cevap olacak bir yazı yazdırarak Ankara’da dağıtılmasını istedi. 5 bin adet basılan açıklamada, Bediüzzaman’ın Nazilli’ye hiç gitmediği belirtiliyordu. Üstad’ın talebeleri ayrıca Başbakan Adnan Menderes’e de bir mektup yazarak DP iktidarını ‘tuzağa düşmemesi’ konusunda uyardılar. Ancak kumpas etkili olmuş, gazetelerde çıkan haberler üzerine adliye ve idare harekete geçirilmişti bile. Ankara’da dağıtılan bildiride ismi bulunan Tahiri Mutlu, Zübeyr Gündüzalp, Bayram Ceylan, Mustafa Çalışkan, Mustafa Sungur tevkif edilip Ankara Cezaevi’ne gönderildi. ‘Ankara Davası’ beraatle sonuçlandı. 65 gün cezaevinde kalan Nur talebeleri tahliye edildi.
Said Nursi ve talebeleri, ‘şeytani ve zalimane’ dedikleri saldırılara hukuk çerçevesinde cevap verdiler. Başbakan Adnan Menderes’e ve kamuoyuna Nazilli’de nasıl kumpas kurulduğunu anlatmaya çalıştılar. 1958 yılı Mayıs ayında Nazilli Nur talebelerinden Ahmet Feyzi Kul, Mehmet Yavuz ve Yusuf Özdin imzası ile Başbakan Adnan Menderes’e yazılan mektupta; “İslam’a ve Nur talebelerine hakaretlerin olduğu bir yayınla bazı kişiler kışkırtılmak istenmiş, yalan yanlış bilgilerle tanzim edilen bir şikâyet dilekçesi ile idare ve adliye harekete geçirilmiştir.” deniyordu. Mektupta, Akis, Ege Ekspres, Vatan ve Dünya gibi gazetelerin isimleri verilerek; “Son günlerde gazetelerin memleketi velveleye verecek tarzda yaptıkları yaygaralı neşriyatta haber verdikleri Nazilli hadisesi bir tertip ve komplodur.” ifadesi de dikkat çekiyordu.
Nur talebeleri Menderes’e yazdıkları mektupta ise Nazilli’de kurulan ‘kumpas’ı aşama aşama deşifre ediyorlardı. Devletle vatandaşın arasının açılmak istendiğine dikkat çekiyor ve Menderes’i uyarıyorlardı:
“Muhterem Başvekil, bu hareketlerden takip edilen maksat malum. Nurcu denilen ve memleketine ve bugünkü samimi ve vatanperver idareye ciddiyetle bağlı bulunan bu temiz insanlarla devlet iradesinin arasını açmak ve bu suretle DP idaresi saflarından bu vatandaşları ayırarak DP’yi zayıflatmak hem de düşmanları olan bu temiz niyetli insanları çalışmaz hâle getirmek suretiyle gelişmekte olan iman cephesinin kuvvetlenmesine mâni olmak, malum ve mahut gazetelerin hadiseyi ne kadar şişirdikleri ve müdafaasız olan zavallı Müslüman halkı ne kadar ağır ittiham ve hakaretlerin tazyikine maruz bıraktıkları ve hükümeti harekete getirmek için ne kadar gayret sarf ettikleri hadisenin ne derece mürettep olduğunu gösterir.

Muhterem Başvekil, biz sizi bu masum ve bu aziz memleketin hayrına ve hizmetine nefsini vakfeden bir kahraman biliyoruz. Hasımlarınız ne derse desin sizi Cenab-ı Hakk’ın bu millete ihsan ettiği, bu mazlum millete acıdığı için bahşettiği bir İlahi atıfet olarak kabul ediyoruz. Şimdiye kadar bu milletin lisanını ve davasını ve bu milletin istikbalinin ifade ettiği mana ve istikameti sizin kadar hazakat ve kiyaseyle kimse anlamadı. Bu memleketi ve bu aziz milleti hakiki manası ile seven bir halisiyeti mücesseme olduğunuz ve hakiki bir vatanperverlik timsali bulunduğunuz hakkında kanaatimize samimiyiz. Bizi zalimlerin suikastları ile baş başa bırakmayacağınıza eminiz.
Derin saygılarımızla.” 7.4.1958 Nazilli Nur talebelerinden. Ahmet Feyzi Kul, Mehmet Yavuz, Yusuf Özdin.
Bediüzzaman Said Nursi, hayatını sürgünler ve hapishanelerde geçirdi. Üstad, çok sıkıntılı şartlar altında Risâle-i Nurları yazdı. Eskişehir, Denizli ve Afyon mahkemelerinde yargılandı ve beraat etti. İftiralar atıldı. Talebeleri tutuklandı. Bediüzzaman, bütün bu saldırılara boyun eğmedi.
1929-30’larda Barla’da Hz. Üstad’ın kendi tamir ettiği mescidine yapılan saldırıdan sonra şöyle demişti:
“Ölümüm sizin başınızda bomba gibi patlayıp, başınızı dağıtacaktır. Toprağa atılan bir tohumun yüzer sümbüller vermesi gibi, bir Said yerine yüzler Said size o yüksek hakikati haykıracaktır. Ey din ve ahiretini dünyaya satan bedbahtlar! Yaşamanızı isterseniz bana ilişmeyiniz. İlişseniz, intikamım muzaaf bir surette sizden alınacağını biliniz, titreyiniz! Ben rahmet-i İlahi’den ümit ederim ki, mevtim, hayatımdan ziyade dine hizmet edecek ve ölümüm başınızda bomba gibi patlayıp başınızı dağıtacak! Cesaretiniz varsa ilişiniz! Yapacağınız varsa göreceğiniz de var. Ben bütün tahdidatınıza karşı, bütün kuvvetimle bu ayeti okuyorum: (Onlar öyle kimselerdir ki, insanlar onlara ‘Düşman size karşı büyük bir kuvvet topladı; onlardan korkun’ dedikleri zaman onların imanı ziyadeleşti ve ‘Allah bize yeter; O ne güzel vekildir’ dediler.) (Âl-i İmrân Sûresi, 3:173)”

Hiç yorum yok: