10 Mart 2016 Perşembe

DAĞITIMI ENGELLENEN AKSİYON DERGİSİNDEKİ SON EDİTÖR YAZIM


EDİTÖR
Gücü kadınlara yetenler…


İDRİS GÜRSOY
Adımın bir önemi yok. Yaşımın ve nerede yaşadığımın da... Bir kadın ve anneyim... Bir sabah çalındı kapım, uyandım. Elinde makinalı tüfekler, sırtlarında kurşun geçirmez yeleklerle gelenler polislerdi. Çocuklarım korkuyla eteklerime sarıldı. En küçüğü ağlamaya başladı, başımı örttüm, onları kucağıma aldım. Bu bir baskındı, içeriye girdiler... Bütün odaları aradılar, her şeyi didik didik ettiler, bazı kitaplara, Hz. Muhammed’in hayatını anlatan Sonsuz Nur’a, vaaz CD’lerine el koydular... Eski zulüm zamanlarından hortlayıp gelmiş gibiydiler.
Gazetelerde çıkan fotoğraflarımdan gördünüz beni… Ellerime kelepçe vurdular, iki koluma girip bir mücrim gibi alıp götürdüler. Evimin etrafında onlarca polis, bir o kadar polis aracı vardı... Katillere reva görülmeyen muamele, ‘başörtülü bacım’ diyen o sözde ‘İslamcı’ maskelerini düşürmüştü…
Ne mi yapmıştım? Ne PKK ile ne de IŞİD ile işim vardı. Ne şu katliamla ne de bu cinayetle... Hırsızlık ve soygunla da suçlanmıyordum. Evimden silah ve deste deste dolarlar da çıkmadı. Adını daha önce hiç duymadığım, eylemlerinden haberdar olmadığım bir terör örgütüne üyeymişim! Karakol ve cezaevinde cinayetlerimi ise şöyle sıraladılar: Fakir öğrenciler için burs toplamak, kurban hissesine ortak olmak, kermes düzenlemek, dini sohbetlere katılmak, dua etmek, okul ve yurt yaptırmak…
Günler, haftalar ve aylar geçiyor. Ne iddianame var ortada ne derdimi anlatacağım bir mahkeme… Bütün kutsalları, evrensel hukuk kurallarını, anayasayı ve kanunları çiğnediler. Cezaevinde terör suçlularıyla aynı koğuşlara koydular. Namaz kılıp tespih çektiğimi görünce mahkûmlar şaşırdı. “Hadi biz cinayet işledik de buradayız, senin ne işin var?” dediler. Burs, kurban, okul, yurt diye anlatınca çok güldüler.
Çocuklarımdan ayrıyım, bir ana yüreği ancak buna dayanmaz.  Onları da emanetin asıl sahibi Allah’a emanet ettim. Burada çok el uzatılacak insan bulunuyor, pek çok kadına yardımcı oluyorum. İsteyene Kur’an da öğretiyorum. Ben başım dik çıkacağım buradan. Alnım açık, hayırda koşmaya devam edeceğim. Çocuklarımı bağrıma basacağım. Ya gücü kadınlara yetenler! Siz zulümlerinizle nasıl yaşayacaksınız? Çocuklarınızın yüzüne bakabilecek misiniz?
***
Ülkü Özel Akagündüz, günlerdir yollarda, binlerce kilometre kat ederek Anadolu’yu bir uçtan diğer uca dolaştı. Farklı bölgelerde ezilen, horlanan, şiddet gören, çocuklarını şehit veren, eşini madende kaybeden, çevreyi korumak için TOMA’ların önüne yatan kadınların hikâyelerini topladı. Şimdi onlara yukarıdaki gibi inançlarından dolayı ayrımcılığa uğrayıp zulüm edilenler de eklendi... “Ananı da al git!” diyen bir zihniyet acı haritamızı genişletiyor... Keşke, 8 Mart vesilesi ile kadınların başarı hikâyeleri ile dopdolu bir sayı hazırlayabilseydik.

Kadınlar günü böyle mi kutlanmalıydı? ( 7 MART 2016, AKSİYON, DAĞITIMI ENGELLENEN SON SAYI)

AKSİYON'A SANSÜR.. SON SAYININ DAĞITIMI ENGELLENDİ



AKSİYON DERGİSİNİN BASIMI ENGELLENEN SON SAYISI... 1109, 7 MART 2016