16 Temmuz 2012 / İDRİS GÜRSOY , AKSİYON
“...Atatürkçü ordu müdahalesi gereklidir, diyen vatandaşların ordunun mektubundan memnun olduğu görülüyor.” bu satırlar MİT’in 12 Eylül’den önceki raporlarında geçiyor.
MİT tarafından 12 Eylül’ü yargılayan özel mahkemeye ulaştırılan belgeler, darbe zemini hazırlamak için, önceden haber alınmasına rağmen bazı olaylara müdahale edilmediğini ortaya koyuyor. Yasa dışı ve yasal örgütlerin hangi eylemleri nasıl yapacağını gün gün, saat saat belirten istihbarat raporlarına rağmen toplumsal eylemler ve terörün tırmanması dikkat çekiyor.
‘Gizli’ damgalı MİT belgelerinde, 1979’da TSK tarafından verilen muhtıranın sağ ve sol örgütler tarafından nasıl karşılandığı da rapor ediliyor. Kaynak gösterilmeden, halkın bir bölümünün muhtırayı yeterli görmediği, “Atatürkçü bir askerî darbeyi istediği” yazılıyor. Bağlı olduğu Başbakanlığa darbeyi bildirmek bir yana âdeta tavsiye eden MİT, 12 Eylül 1980 tarihli bir bilgi notunda ise; ‘ABD Büyükelçiliği’nin darbeyi iki gün önceden haber aldığını’ ifade ediyor.
12 Şubat 1980 tarihli MİT belgesinde, İzmir TARİŞ olaylarından sonra yasa dışı örgütlerin suikast ve saldırı hedefleri rapor ediliyor. Gazete arşivleri, MİT’in bilgisine rağmen, 12 Şubat’tan, İzmir’in sıkıyönetim kapsamına alındığı 20 Şubat’a kadar eylemlerin gerçekleştiğini gösteriyor. Ayrıca 12 Eylül gününe kadar olayların önüne geçilemiyor.
Genelkurmay’ın savcılığa verdiği belgelerde 12 Eylül’e kadar geçen bir yıl içinde İzmir’de 870 olay meydana geldiği belirtiliyor. Aynı raporlarda olayların 12 Eylül sonrasında bıçak gibi kesildiği görülüyor. İşte, MİT, Genelkurmay ve gazete arşivlerinden 12 Eylül ortamının nasıl hazırlandığını gösteren çarpıcı belgeler:
5 Ocak 1980’de Kenan Evren’in hükümete verdiği muhtıra sağ ve sol örgütler tarafından nasıl değerlendirildi? Raporu hazırlayan MİT, ‘İdeolojik olmayan çeşitli kesimler’ başlığı altında kaynak vermeden âdeta darbeye davetiye çıkarıyor. İşte MİT raporundaki askerî darbeye çağıran skandal ifadeler: “Mektup fazla etkili olamaz. Mektuba konu olan sebeplerin tamamını bizzat siyasi partilerin kendileri yaratmışlardır. Kusur Meclis’te aranmalıdır. Ok yaydan çıkmıştır. Ordu haklıdır. Ancak bu gayretlerin hepsi nafiledir. Siyasi nüfuz sahipleri devleti sömürmektedirler. Buna ordu ne yapabilir? Atatürkçü ordu müdahalesi gereklidir’ diyen vatandaşlar cumhurbaşkanına sunulan mektuptan memnun görünmektedir.” (Gizli, tarih 11 Ocak 1980, sayı 17567)
Türkiye’nin her yerinde toplumsal eylemler yapılıyor. TARİŞ fabrikası işgal edilmiş. Tansiyon yüksek. Olaya ilişkin bilgilerin yer aldığı 12 Şubat 1980 tarihli İzmir’den geçilen bir istihbarat raporunun dördüncü maddesinden şunlar yazıyor: “Aşırı sol fraksiyon militanlarınca, İzmir emniyet müdürüne, Tariş müdür ve müdür muavinine suikast yapma kararı alınmıştır. Ayrıca Amerikan konsolosluğuna sabotaj, karakol baskını, toplum polisi binasına bombalı saldırı, banka, sendika ve büyük işyerlerine de eylem koyma kararı alınmıştır.”
MİT, sendikaları ve yasa dışı örgütleri adım adım takip ediyor. Hangi ilde, nerede, saat kaçta, kaç kişi ile ne tür eylemler yapılacak? Pankartlardaki yazılara atılacak sloganlara varıncaya kadar bilgisi var. Örgütlerin militanları, eylem şekilleri, ellerindeki silahların sayısı ve menzilleri, araç-gereç ve imkânları istihbarat raporlarına yansıyor. Fatsa olayları ile ilgili raporda, ‘Fatsa ilçesine ve köylerine güvenlik güçlerince yapılacak müdahalenin hiçbir netice veremeyeceği, Fatsa belediye başkanının belediye imkânlarını komite üyelerinin ihtiyaçlarını karşılamak için kullandığı, yöredeki Dev-Sol militanlarının elinde 50 civarında özel oto bulunduğu, Fatsa’daki Dev-Sol militanlarının ellerindeki A-6 tipi otomatik silahlarla hava saldırılarına karşı koyabilecekleri, keza örgüt yandaşlarının ellerinde yüzlerce uzun menzilli makineli ve kısa menzilli çok çeşitli tipte otomatik silahlar bulunduğu, Fatsa’da kalaşnikof tipi silah ve susturucu yapılabildiği’ anlatılıyor.
Başka bir istihbarat raporu: Ankara, 25.4.1980, Konu, Dev-Yol’un 1 Mayıs’la ilgili faaliyetleri. Dev-Yol’un 1 Mayıs için çeşitli illerde eylem planlarının konu edildiği raporda şu istihbarat veriliyor: “3- Ankara’da Altındağ, Yenidoğan meydanı, Türközü ve Dikmen deresinde korsan mitingler yapılacaktır. 4- ‘1977, 1 Mayıs’ın hesabını soracağız, Kahrolsun Tarsus’ta halka kurşun sıkanlar’ sloganı taşıyan pankartlarda hakiki bomba, diğer sloganları taşıyan pankartlarda sahte bomba bulunacaktır. Hakiki bomba bulunan pankartlar 26-27 Nisan 1980 günü Ulus Bentderesi civarında asılacaktır. Konuyla ilgili bilgiler sıkıyönetim komutanlığına verilmiştir.”
Mezhep çatışması
MİT belgeleri Çorum ve Kahramanmaraş olaylarıyla ilgili istihbaratın da önceden yapıldığını gösteriyor. Raporlarda, Alevi-Sünni, sağ-sol ve Kürt-Türk çatışmalarının çıkabileceği illere dikkat çekilerek uyarılarda bulunuluyor. 24 Temmuz 1980 tarihli ‘Amasya’da vukuu muhtemel olaylar’ başlığı altındaki raporda şöyle deniyor: “Amasya’daki Aleviler arasında Çorum’daki olayların Amasya’dan giden Sünniler tarafından yaratıldığı bu nedenle Çorum’daki Alevilerin temmuz ayının 25-26’sında Amasya’ya gelerek benzeri olayları başlatacakları söylentileri yayılmaktadır. Giderek gerginleşen ortamda yaratılacak bir çatışmanın kısa zamanda mezhep ayrılığına dayalı kitlesel çatışmalara dönüşebileceği ve civardaki yerleşim bölgelerine de sıçrayabileceği ihtimal dahilinde görülmektedir.” (Dağıtım: Başbakanlık, Genelkurmay Başkanlığı, İçişleri Bakanlığına.)
Çorum’da temmuz başında meydana gelen olaylardan sonra 31 Temmuz 1980’de geçilen bir istihbarat raporunda ilçede Alevi ve Sünni gerginliğinin devam ettiği belirtildikten sonra, ‘Solcu ve Alevi militanların elinde 15 civarında, ülkücü militanların elinde 10’a yakın uzun menzilli otomatik silah bulunduğu’ bilgisi veriliyor. Raporda, “Yörede her an yeni bir Alevi Sünni çatışmasının çıkabileceği ihtimalini ortaya koyan emareler buluyor.” deniyor.
MİT, 4-5 Temmuz’daki Çorum Olayları’nın geleceğinin istihbaratını an be an veriyor. 2 Temmuz 1980 tarihli, Çorum Emniyet Müdürlüğü ve Jandarma Komutanlığı’nın tali kaynak olarak gösterildiği raporda, iki kesim arasında çıkan çatışmada ölen ve yaralananlar belirtildikten sonra Alevi ve Sünni mahallelerde barikatlar kurulduğu, patlamaya hazır bombaların bulunduğu, araçların yakıldığı, Alevi köylülerin dövüldüğü, gibi vakalar sıralandıktan sonra şu uyarılar yapılıyor: “1- Bu gece ve önümüzdeki günlerde olayların devam edebileceği düşünülerek yetkililer makamlar uyarılmıştır. 2- Çorum’daki emniyet ve askeri kuvvetleri olaylar karşısında yetersiz kalmakta ve mutlaka takviyeler gerekmektedir.”
İzmir’de sıkıyönetime kadar eylem
12 Şubat 1980 tarihli, İzmir’den geçilen bir istihbarat raporunda; aşırı sol militanlarca yapılacak suikast, sabotaj, karakol baskını, bombalı saldırı eylemleri haber veriliyor. Peki, istihbarat raporları olayları önlüyor mu? Devlet tedbir alıyor mu? İşte MİT raporlarına rağmen olayların nasıl tırmandığını gösteren örnekler:
12 Şubat: Milliyet gazetesinin birinci sayfası tamamen İzmir’deki olaylara ayrılmış. Ana başlık: İzmir’de bombalar patladı, çatışmalar sürdü. 1-Bir grup gösterici İzmir AP il merkezini bastı ve bombaladı. 2-İzmir’de Sümerbank önündeki köprünün ayağına bırakılan bubi tuzaklı bomba etkisiz hâle getirildi. 3-Çiğli Havaalanı yolu barikatlarla üç saat kapatıldı. 4-İzmir’in Hatay semtinde bir benzin istasyonunu ateşe vermek isteyen üç kişi silahları ile birlikte yakalandı.
13 Şubat: İzmir’de olaylar dün de sürdü.
21 Şubat: İzmir’de bir polis öldürüldü.
21 Şubat: İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı: “İzmir olayları provokasyondur.” Alyanak, TARİŞ olaylarının ardından İzmir’in çeşitli yörelerinde meydana gelen olayların tam bir provokasyon olduğunu iddia etti. Sıkıyönetim yerine mevcut yasalara işlerlik kazandırılmasını istedi.
24 Şubat: İzmir’de dağa kaçırılan öğrenci kurşuna dizildi.
15 Şubat: İzmir’de TARİŞ boşaltıldı
17 Şubat: Gültepe semtinde yapılan aramada 3 polis öldürüldü. Bazı militanlar yaralı taşıyan ambulanslara bomba attı. Gültepe’de bir eve baskın yaparak bir anne ile 3 çocuğunu rehin alan militanlardan biri kadın kılığına girerek kaçtı. Operasyonlarda 166 kişi gözaltına alındı
20 Şubat: İzmir’de ve Hatay’da sıkıyönetim ilan edildi.