3 Nisan 2014 Perşembe

İSTİHBARAT YALANLARI KİTABI BUGÜN GAZETESİNDE

17 Aralık süreci ve medyadaki kara propaganda örnekleri kitaplaştı

İdris Gürsoy 17 Aralık sürecinde medyada yer alan kara propaganda örneklerini bir kitapta topladı.İstihbarat Yalanları ve İftiralar adlı kitapta tarihte yaşanan benzerlikler de yer alıyor.
17 Aralık süreci ve medyadaki kara propaganda örnekleri kitaplaştı
Ga­ze­te­ci ya­zar İd­ris Gür­soy'un İs­tih­ba­rat Ya­lan­la­rı ve İf­ti­ra­lar ad­lı ça­lış­ma­sı raf­lar­da­ki ye­ri­ni al­dı. Ki­tap­ta, 17 Ara­lık yol­suz­luk ve rüş­vet ope­ras­yo­nun­dan son­ra ya­şa­nan­lar ay­rın­tı­lı bir şe­kil­de an­la­tı­lı­yor. Dört bö­lüm­den olu­şan ki­ta­bın ilk bö­lü­mün­de Hiz­met Ha­re­ke­ti'ne ve Fet­hul­lah Gü­len Ho­ca­efen­di'ye yö­nel­ti­len ya­lan ve if­ti­ra­la­ra  ‘Gü­len'e in­faz gi­ri­şi­mi' alt baş­lı­ğı al­tın­da ya­nıt ve­ri­li­yor. Ya­zar bu bö­lüm­de, ‘pa­ra­lel dev­let' id­di­ala­rı­nın ‘ba­şa­rı­lı' bir al­gı ope­ras­yo­nu ol­du­ğu­nu be­lir­ti­yor. Ki­ta­bın ikin­ci bö­lü­mü, 1999 Ha­zi­ran Fır­tı­na­sı baş­lı­ğı al­tın­da 28 Şu­bat sü­re­cin­de ya­şa­nan­la­rı mer­cek al­tı­na alı­yor.

‘Soygun şahane Camia bahane’

Fet­hul­lah Gü­len'in 1999'da ben­zer bir if­ti­ra kam­pan­ya­sı ile he­def alın­dı­ğı be­lir­ti­len ki­ta­bın son bö­lü­mü ise Bir Maz­lum: Sa­id Nur­si... Bu bö­lüm­de Gür­soy, Be­di­üz­za­man Sa­id Nur­si'yi he­def alan ka­ra pro­pa­gan­da ör­nek­le­ri­ni sı­ra­lı­yor. 28 Şu­bat sü­re­cin­de kul­la­nı­lan ir­ti­ca­nın ye­ri­ni ‘Ce­ma­at'in al­dı­ğı­nı kay­de­de­rek, ‘Soy­gun şa­ha­ne Ca­mi­a ba­ha­ne' sö­züy­le ya­şa­nan sü­re­ci özet­li­yor. Bi­zim bu­ra­da der­le­di­ği­miz bö­lüm ise ağır­lık­lı ola­rak son iki bö­lüm­den olu­şu­yor. 17 Ara­lık ön­ce­si ya­şa­nı­lan­lar­la 17 Ara­lık son­ra­sı ya­şa­nı­lan­lar ara­sın­da­ki ben­zer­lik­le­ri kı­sa­ca ha­tır­la­ta­lım is­te­dik. Geç­miş­te ne ol­du, na­sıl kar­şı­lık bul­du? Tüm bun­la­rı, bu­gün ya­şa­nı­lan­lar­la de­ğer­len­dir­me­yi si­ze bı­ra­kı­yo­ruz.

Yazarı: İdris Gürsoy
Türü: İnceleme araştırma
Sayfa: 191
Baskı: 2014
Yayınevi: Zaman Kitap

SE­ÇİL­MİŞ BÖ­LÜM­LER...

İftira kampanyası yeni bir şey değil!

Fet­hul­lah Gü­len Ho­ca­efen­di­’ye yol­suz­luk­la­ra adı ka­rış­mış baş­ba­kan, ağır ha­ka­ret­ler­de bu­lu­nur­ken, Gü­le­n’­in, ‘28 Şu­ba­t’­ı des­tek­le­di­ği­’ if­ti­ra­sı­nı or­ta­ya at­tı. Ece­vi­t’­le dost­lu­ğu de­di­ko­du mal­ze­me­si ya­pıl­dı. Oy­sa post­mo­dern dar­be­nin tek bir mağ­du­ru kal­mış­tı: Fet­hul­lah Gü­len. 1999’da ben­zer bir if­ti­ra kam­pan­ya­sı ile linç edil­mek is­ten­miş­ti. 17 Ara­lı­k’­ta­ki sü­reç, ha­zi­ran fır­tı­na­sın­da da ya­şan­mış­tı. O gü­nün baş­ba­ka­nı Bü­lent Ece­vit, is­tih­ba­rat ra­por­la­rı­nı eli­nin ter­si ile it­miş ve ‘Bun­la­ra ben inan­mı­yo­ru­m’ de­miş­ti. Tur­gut Özal da baş­ba­kan­lık ve cum­hur­baş­kan­lı­ğı dö­ne­min­de Türk okul­la­rı­nı des­tek­le­miş­ti. Çev­re­sin­de­ki bü­rok­rat­lar için ‘Hiz­me­t’­i on­la­ra an­la­ta­mı­yo­ru­m’ ya­kın­ma­sın­da bu­lun­muş­tu. (sf.103)

Bizzat kendisi aradı!

1998 Mart MGK’­sın­da Fet­hul­lah Gü­len dos­ya­sı ma­sa­ya ya­tı­rıl­mış­tı. MİT ma­sa­ya, es­ki An­ka­ra Em­ni­yet İs­tih­ba­rat Bö­lü­mü­’n­den te­le­ku­lak skan­da­lı ne­de­niy­le tas­fi­ye edi­len Cev­det Sa­ral ve Os­man Ak eki­bi­nin ra­po­ru­nu koy­du. Dö­nemin Baş­ba­ka­nı Ece­vi­t dos­ya­la­rı eliy­le itip “Bun­la­rın hiç­bi­ri­ne inan­mı­yo­rum çün­kü on­lar böy­le in­san­lar de­ğil­ler!” de­di. Re­ca­i Bir­gü­n’­ün an­lat­tı­ğı gi­bi, Ece­vit, 1992’de Gü­len ile üç de­fa gö­rüş­müş onun sa­mi­mi­ye­ti­ne inan­mış­tı. Gü­le­n’­i bi­tir­mek için ça­lı­şan ekip pes et­me­di. Yurt­dı­şın­da­ki okul­la­rı gi­dip bu ül­ke­le­re şi­kâ­yet et­ti­ler. Yur­ti­çin­de de ders­ha­ne­ler, okul­lar üze­rin­den te­rör es­tir­di­ler. 1999 ba­şın­da Gü­le­n’­in bir sui­kast­la öl­dü­rül­me­si, İB­DA-C’­ye iha­le edil­di. Bu sü­reç­te Gü­le­n’­in der­hal ül­ke­yi terk et­me­si, ak­si hal­de öl­dü­rü­le­ce­ği yi­ne Ece­vi­t’­e ya­kın bir isim ta­ra­fın­dan Gü­le­n’­e ha­ber ve­ril­di. Ece­vit, biz­zat ken­di de ara­dı ve uyar­dı. (sf113)

“Bu müthiş bir hadise Korkut!”

Fethullah Gülen Hocaefendi, Turgut Özal’ın cenaze namazına katılmıştı. Hocaefendi o gün yine 3 yıl önce Menderes’in ve arkadaşlarının naaşlarının nakli sırasındaki gibi hüzünlüydü. Turgut Özal’ın vefatı sonrasında Fethullah Gülen Hocaefendi şu değerlendirmede bulunuyordu: “Engin bir imanı vardı Turgut Bey’in. Yaptığı her şeyi şuurlu yapardı, manevî değerlere sonuna kadar bağlıydı ve bizleri çok severdi. Son gezisinde hele içi içine sığmıyordu. Orta Asya’da okulları da ziyaret ettiği geziden döndükten sonra kardeşi Korkut Bey’e okulları kastederek ‘Bu müthiş bir hadise Korkut!’ demiş.” (sf.129)

Ecevit, Gülen raporlarına neden itibar etmedi?

“E­ce­vit, Gü­len ile yüz yü­ze gö­rüş­tü, ‘Bu in­san­dan, bu­nun dü­şün­ce­le­rin­den bi­zim ül­ke­mi­ze za­rar gel­me­z’ di­ye emin ol­du. Önü­ne ge­len ra­por­la­ra bu yüz­den iti­bar et­me­di.” Bu söz­ler rah­met­li Baş­ba­kan Bü­lent Ece­vi­t’­in en ya­kı­nın­da­ki isim Re­ca­i Bir­gü­n’­e ait.

Kendi bakanını yargıya gönderebilen ilk başbakan

1985 yı­lı ba­şın­da, ANA­P’­ın ik­ti­da­ra ge­li­şi üze­rin­den he­nüz 15 ay geç­miş­ti. Dev­let Ba­ka­nı İs­ma­il Öz­dağ­lar hak­kın­da çe­şit­li id­di­alar do­laş­ma­ya baş­la­dı. ANA­P’­lı ba­kan, bir iha­le­de, to­nu 9 do­lar olan pet­ro­lü 15 do­lar­dan ta­şı­tıp ara­da­ki far­kı ar­ma­tör­ler­le pay­laş­mak ve o gü­nün pa­ra­sıy­la 25 mil­yon li­ra rüş­vet al­mak­la suç­la­nı­yor­du. Özal, ik­ti­da­rı­nın ilk yı­lın­da yol­suz­luk şa­yi­ala­rı­nın çık­ma­sı­na üzül­dü ama id­di­ala­rı da cid­di­ye al­dı. Da­nış­ma­nı Ad­nan Kah­ve­ci ara­cı­lı­ğıy­la giz­li bir so­ruş­tur­ma baş­lat­tı. Kah­ve­ci, tek­no­lo­ji­ye me­rak­lıy­dı, Öza­l’­ın ta­li­ma­tıy­la ha­re­ke­te geç­ti. İşa­da­mı Uğur Men­ge­ne­ci­oğ­lu­’na ver­di­ği bir teyp­le rüş­vet gö­rüş­me­le­ri­ni giz­li­ce kay­da al­dır­dı. İlk kez de­ne­nen bir yön­tem­le bir ba­ka­nın rüş­vet is­te­di­ği­ni teyp kay­dıy­la sap­ta­dı. Baş­ba­kan Özal ken­di­si­ne ula­şan ka­se­ti de­fa­lar­ca din­le­dik­ten son­ra Cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de ilk de­fa bir ik­ti­dar par­ti­si, ken­di
ba­ka­nı­nı yar­gı­ya gön­der­di. (sf.131)

Dünden bugüne kara propaganda

n 1950-60 ara­sın­da Be­di­üz­za­man Sa­id Nur­si ve ta­le­be­le­ri Tek Par­ti dö­ne­mi­ni arat­ma­yan bas­kı­lar­la kar­şı­laş­tı. DP’­nin özel­lik­le 1957’den son­ra­ki dö­ne­min­de zu­lüm­ler art­tı. Sa­id Nur­si­’nin se­ya­hat hür­ri­ye­ti en­gel­len­di. Ye­ni so­ruş­tur­ma­lar ve da­va­lar açıl­dı. Ri­sa­le-i Nur ta­le­be­le­ri tu­tuk­lan­dı. Ki­tap­lar top­la­tıl­dı. Ga­ze­te­ler­de Be­di­üz­za­ma­n’­ı he­def alan if­ti­ra kam­pan­ya­la­rı dü­zen­len­di.1960’lı yıl­lar­da Nur­cu­lu­ğa kar­şı Çe­tin Özek ve İb­ra­him Agah Çu­buk­çu im­za­sı ile pek çok ma­ka­le ve ki­tap­lar ya­yım­lan­dı. Hu­kuk­çu Özek ve ila­hi­yat­çı Çu­buk­çu­’nun or­tak nok­ta­sı din­dar kit­le­le­ri Sa­id Nur­si ve Ri­sa­le-i Nur­la­rın İs­lam dı­şı ol­du­ğu­na ik­na et­mek­ti. 1964 ta­rih­li Var­lık Ya­yın­la­rı­’n­da çı­kan Öze­k’­in Nur­cu­lu­ğun İç­yü­zü ki­ta­bın­da Sa­id Nur­si için; “Ken­di­si­ni ev­li­ya gi­bi gö­rü­yor­du, akıl has­ta­sıy­dı, em­sal­siz bir fi­lo­zof sa­nı­yor­du!” de­ni­yor. 1964 ta­rih­li ‘Din ışı­ğı al­tın­da Nur­cu­lu­k’ baş­lı­ğı ta­şı­yan bir ki­ta­bın mü­el­li­fi de cun­ta­cı ge­ne­ral­ler­den Fa­ruk Gü­ven­tür­k’­tü. 1965’te, Sa­id Nur­si­’nin ki­tap­la­rı­nın sa­tış ve da­ğı­tı­mı ya­sak­lan­dı. Sa­id Nur­si ve ta­le­be­le­ri ile il­gi­li ta­ki­bat­lar hep dar­be son­ra­sı dö­nem­ler­de ol­du. 1960’lı, 70’li ve 80’li yıl­lar so­ruş­tur­ma­lar, da­va­lar­la geç­ti. Ga­ze­te­le­re sü­rek­li gö­zal­tı­na alı­nan ve yar­gı­la­nan, ev­le­ri ba­sı­lan, ki­tap­la­rı top­la­tı­lan Nur­cu ha­ber­le­ri bu dö­nem­ler­de yan­sı­dı. 28 Şu­bat sü­re­cin­de ise en bü­yük he­def­ler­den bi­ri Fet­hul­lah Gü­len Ho­ca­efen­di ol­du. (sf.157-158)

Gülen, Özal’dan siyasi talepte bulundu mu?

‘Fet­hul­lah Ho­ca is­te­sey­di Tur­gut Özal mil­let­ve­kil­li­ği ve­rir­di. Ama Fet­hul­lah Ho­ca is­te­mez­di. Çün­kü Ho­ca­’nın ik­ti­dar ta­le­bi yok­tur. Fet­hul­lah Gü­len ANAP hü­kü­me­tin­den bir gün­den bir gü­ne si­ya­sî bir ta­lep­te bu­lun­ma­mış­tır.” Bu söz­ler rah­met­li cum­hur­baş­ka­nı Tur­gut Öza­l’­ın si­ya­sî yol ar­ka­da­şı Meh­met Ke­çe­ci­le­r’­e ait. Ke­çe­ci­ler, Öza­l’­ın yurt­dı­şın­da­ki Türk okul­la­rı­na ve Gü­le­n’­e ba­kı­şı­nı şöy­le ak­ta­rı­yor: “Ö­zal, yurt­dı­şın­da­ki Türk­le­r’in eği­ti­mi­ni çok önem­ser­di. MEB ara­cı­lı­ğıy­la bu­nun ba­şa­rı­lı ola­ma­dı­ğı­nı gör­dü. Baş­ba­kan­lı­ğı sı­ra­sın­da git­ti­ği bü­tün ül­ke­ler­de bak­tı ki yurt­dı­şın­daki okul­lar­da en ba­şa­rı­lı olan­la­rı Fet­hul­lah Gü­le­n’­in okul­la­rı. Tur­gut Bey, Türk ül­ke­le­rin li­der­le­ri­ne Fet­hul­lah Gü­len okul­la­rı­nın açıl­ma­sı için tav­si­ye­ler­de bu­lun­du. On­la­ra de­di ki: ‘Ba­kın bu okul­lar çok iyi eği­tim­ler ve­ri­yor. Gö­re­cek­si­niz çok be­ğe­ne­cek­si­niz. İn­gi­liz­ce’­yi de çok iyi öğ­re­ti­yor­lar.’ Türk cum­hu­ri­yet­le­rin­de Gü­le­n’­in okul­la­rı­nın açıl­ma­sı­na ara­cı­lık et­ti.” (sf.123)

“Hayatını insanlığa adamış, dünya zevki namına hiçbir şey tatmamış ve İnsaniyet-i Kübra’nın yücelmesinden gayrı muradı olmamış bir insan bir zulümle karşı karşıya bulunuyor.” (sf.42)

ERDAL DOĞAN  - BUGÜN GAZETESİ