Zehir Hafiye ve Meclis’e gece yarısı baskını
28 Nisan 2014 / İDRİS GÜRSOY
1965-69 arasında
Adalet Partisi (AP) kabinesinde İçişleri Bakanlığı yapan Faruk Sükan,
bir gece yarısı Meclis’i basmış, milletvekili odalarını aratmıştı. İsmet
İnönü’nün söylediği, “Eşkıyanın bu gece ne yapacağı belli olmaz!”
sözlerinin bizzat muhatabıydı.
'İçişleri bakanı olarak
söylüyorum, devlet aleyhine faaliyette bulunanların, nizamı bozmaya
çalışanların evet nefes alışını bile takip etmekteyiz.” Bu sözler Faruk
Sukan’a ait. 1965/69 arası AP Hükümeti’nin İçişleri Bakanı Sükan,
komünist tehlikesine karşı devletin gücünü temsil ediyordu. ‘Zehir
hafiye’ lakabı ile ün yaptı. Meclis’e bir gece yarısı baskın yaparak
milletvekillerinin odalarını arattı. İsmet İnönü’nün “Meclis’e tecavüz
edenleri cezalandırmalıyız. Eşkıyanın bu gece ne yapacağı belli olmaz!”
dediği bakandı. Meclis’te TİP’lilerin tekme tokat dövülmesinin fitilini
ateşlemişti. Peki, Sükan kimdi?Sükan, tıp fakültesi mezunuydu. 1961’de AP’den Konya Milletvekili olarak Meclis’e girdi. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığı görevlerinde bulundu. 1965-69 arasında İçişleri Bakanlığı yaptı. Bu görevdeyken partinin seçim işlerinden sorumlu tutulması CHP’nin tepkisini çekti. 1966’da “Türkiye darülaceze değildir, hırpani turistler kapı dışı edilecek.” sözleri tartışmalara sebep oldu. Sükan, sokak hareketlerine karşı tavizsiz ve şiddete varan sert tedbirleri ile muhalefetin hep hedefiydi. TİP Başkanı Mehmet Ali Aybar, tertiplerin başı olmakla suçladığı bakanın istifasını istedi. CHP milletvekilleri de gensoru verdi.
1965 yılında Adalet Partisi sandıktan zaferle çıktı. 1967’den itibaren sokak hareketleri başladı. Anarşi tırmandı. Rejim ve devlet için komünizm büyük tehlikeydi. Marksist Leninist örgütler takip altındaydı. Süleyman Demirel’in başında bulunduğu AP Hükümeti güvenlik politikalarına ağırlık vermişti. Sol hareketler ezilmeye çalışılıyordu. Cadı avı vardı. TİP, komünizmin parlamentodaki uzantısı olarak kabul ediliyordu. 1968’deki bütçe görüşmelerinde TİP milletvekilleri AP’liler tarafından dövüldü ve Meclis’ten atıldı. Gergin ortamın fitilini ateşleyen ise Faruk Sükan’dı. Kürsüde doğrudan TİP’lilere şöyle seslenmişti: “Türkiye’de ne kadar bozguncu hareket varsa içinde TİP’liler vardır. İçişleri Bakanı olarak söylüyorum, devlet aleyhine faaliyette bulunanların, nizamı bozmaya çalışanların evet nefes alışını bile takip etmekteyiz.” Sükan, TİP’lileri Moskova’nın emri ile hareket etmekle suçlayınca Çetin Altan itiraz etti. AP’liler Altan’ın üzerine çullandılar.
Dokunulmazlığa dokundu!
Faruk Sükan’ı asıl tarihe geçiren olay Meclis’e yaptığı gece yarısı baskınıydı. 22 Şubat 1962-63 kalkışmaları zor bastırılmıştı. Darbe korkusu vardı. ‘MDO’ imzası ile teksir kâğıtlarına milletvekillerini kötüleyen, Adalet Partisi’nin aleyhine yazılar yazılıp AP’lilerin dolaplarına atılıyordu. İsmet İnönü başbakandı. Turan Feyzioğlu “MDO’nun kim olduğunu bilseniz ödünüz patlar sizin.” dedi. Başbakan yardımcısı MDO hakkında bilgi vermedi, ne tedbir aldığını söylemedi. Sadece AP’yi tehdit etti. Bir süre sonra bildirilerin arkası kesildi ve gündemden düştü.
Faruk Sükan’ın İçişleri Bakanı olduğu dönemde (1965-69) bildiriler tekrar ortalarda dolaşmaya başladı. 4 Mart 1966’da AP milletvekillerinin dolaplarına konulan, ‘Millî Devrim Ordusu’ imzalı bildiri heyecana sebep oldu. AP Hükümeti, siyasi milliyetçiliğe aykırı hareket ettiği için kınanıyor ve TSK’nın idareye el koyarak hükümeti devirmesi isteniyordu! Demirel’e de darbe ihbarları gelmişti. Hükümet soruşturma başlattı. Nerede basılıyordu bu bildiriler? Meclis’te her gruba bir teksir makinası verilmişti. Emniyet Müdürlüğü de yapmış Giresun Milletvekili Ethem Kılıçoğlu teksiri incelemiş, MDO bildirisinin Millî Birlik Komitesi grubuna verilen teksir makinasından çıktığını tespit etmişti. Bakanlığa bu yönde bilgiler de gelmişti. Meclis’teki bazı milletvekili ve senatörlerin işbirliğinden söz ediliyordu. İçişleri Bakanı Faruk Sükan, polisi harekete geçirdi. 7 Mayıs gecesi polisler, TBMM’ye gitti. Ulus gazetesinde çıkan bir habere göre, Bakan da bizzat aramaya katıldı. Meclis’teki bütün görevliler asker kökenli olduğu için bu baskın, 27 Mayıs grubuna haber verildi. CHP lideri İnönü de sert tepki gösterdi.
O gece Meclis’te ne yaşandı? 7 Mayıs 1966, saat 02.00… TBMM önünde olağanüstü bir hareketlilik vardı. Onlarca resmî ve sivil polis TBMM’den içeri girdi. Polislere iki Meclis idare amiri eşlik etti: Zühtü Pehlivanlı ve Hilmi Onat. Meclis İdare Amiri Pehlivanlı’yı İçişleri Bakanı Faruk Sükan telefonla aramış ve Meclis’te olmalarını istemişti. O gece TBMM’nin dokunulmazlığı ayaklar altına alındı. Polis, AP’nin grup odası dışında her yeri didik didik etti. Yapılan aramada özellikle teksir ve daktilo makineleri üzerinde duruldu. Sabaha karşı biten aramalarda bazı bildiriler bulundu. Olayı sabah saatlerinde duyan CHP lideri İsmet İnönü, “İlk vazifemiz Meclis’e tecavüz edenleri cezalandırmaktır. Vakit geçirilemez. Eşkıyanın bu gece ne yapacağı belli olmaz.” diye demeç verdi. Sükan ise hesabını veremeyeceği kanun dışı bir işinin olmadığını belirtti.
Aynı gün, olayın olağanüstü bir toplantıyla Meclis’te görüşülmesini isteyen CHP’nin teklifi Meclis Başkanlığı tarafından reddedildi. TBMM’ye yaptırdığı gece yarısı baskınından dolayı Faruk Sükan’a ‘Zehir Hafiye’ adı takıldı. Bakan Sükan’ın, muhalif milletvekillerinin telefonlarını dinlettiği de ileri sürülüyordu. Bakana Süleyman Demirel sahip çıktı. Sükan kendini; “Ben devlet düşmanlarının nefes alışlarını bile biliyorum. Hukuk dışı, hesabını veremeyeceğim hiçbir işim yok.”diye savundu.
1921 yılında Karaman’ın Külhan Mahallesi’nde doğan Sükan, İstanbul Tıp Fakültesi mezunuydu. 1950 yılına kadar serbest doktor olarak çalıştı. Dr. Sükan, 1957-1960 yılları arasında Ereğli Belediye Başkanlığı yaptı. 1961’ den 12 Eylül 1980’e kadar aralıksız 5 dönem Konya milletvekili seçilen Dr. Faruk Sükan, Türk siyasi hayatının en uzun süre bakanlık görevinde bulunan siyaset adamlarından biriydi. Sükan, 1965-1969 yıllarında İçişleri Bakanlığı 1978-1979 yıllarında Devlet Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığı yaptı. 2005 yılında Ankara’da hayatını kaybetti.
Bugünlerde komünizmin yerini ‘paralel yapı’ aldı. Fişlemeler ve tasfiyeler yaşanıyor. 25 Aralık 2013’te Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı hükümet revizyonunda “dışarıdan” atanan İçişleri Bakanı, parti devletinin gücünü temsil ediyor. “Mahkeme kararına gerek yok. Kapısını kırın, o adamı alın”, “Gerekirse yasa yapar, yaptığınızı suç olmaktan çıkarırız, savcıdan korkmayın siz!” skandal sözleri ile daha neler yapabileceğinin ipuçlarını veriyor. ‘Zehir hafiye’ ruhu Meclis’in üzerinde dolaşıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder