18 Haziran 2012 / İDRİS GÜRSOY
DDK’nın hazırladığı ‘Özal Raporu’nun kamuoyuna yansımayan ayrıntıları da var. Hacettepe acilde resüsitasyon sırasında verilen sodyum bikarbonat miktarı (2550 ml) sağlıklı bir insan için bile tehlikeli. Beyin sularının çekilmesine sebep olur. Özal o anda yaşıyor olsa da ölürdü.
Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nun ‘Özal Raporu’ geçen hafta sınırlı olarak açıklandı. 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ani ölümündeki şüphelerin altı çizildi ve mezarının açılması istendi. 10 kişilik Tıbbi Uzmanlar Heyeti’nin tespitleri raporda geniş yer buldu. Zehirlenerek öldürüldüğü iddiasını güçlendiren somut deliller rapora yansıdı.
Raporda, Köşk’ten Hacettepe’ye kadar ‘akıl tutulması’ olarak nitelenen ihmaller zinciri tek tek ortaya kondu. Köşk’ün genel işleyişi ve hizmetlerin yürütülmesinde genel sekreterin birinci derecede görev, yetki ve sorumluluğunun bulunduğuna dikkat çekildi. Ayrıca idari ve sosyal hizmetlerden sorumlu genel sekreter yardımcısı, başyaver ve personel idari mali işler başkanının da bu kapsamda görev ve sorumluluklarının bulunduğu ifade edildi. Özal’ın basın sözcüsü Kaya Toperi, genel sekreteri Kemal Yamak, başyaveri Aslan Güner’di. Hasan Iğsız da Muhafız Alayı komutanıydı.
GATA’ya giden hasta taşıma aracının Hacettepe’ye Güner’in talimatıyla gönderildiği belirlendi. Ayrıca Muhafız Alayı Komutanlığı’nda ambulans ve doktor olduğu; ama bunların kullanılmadığı kayıtlara geçti. Kurulun ulaştığı bazı bilgiler savcılıkça yürütülmekte olan hazırlık soruşturmasının gizliliği ve başka bazı sebeplerden dolayı kamuoyunun bilgisine sunulmadı. Rapora girmeyen ancak not alınan bazı hususlar da var. DDK raporunu önceden kamuoyuna duyuran Aksiyon’un raporla ilgili ulaştığı bazı şoke edici ayrıntılar da şöyle:
Raporda, Köşk’ten Hacettepe’ye kadar ‘akıl tutulması’ olarak nitelenen ihmaller zinciri tek tek ortaya kondu. Köşk’ün genel işleyişi ve hizmetlerin yürütülmesinde genel sekreterin birinci derecede görev, yetki ve sorumluluğunun bulunduğuna dikkat çekildi. Ayrıca idari ve sosyal hizmetlerden sorumlu genel sekreter yardımcısı, başyaver ve personel idari mali işler başkanının da bu kapsamda görev ve sorumluluklarının bulunduğu ifade edildi. Özal’ın basın sözcüsü Kaya Toperi, genel sekreteri Kemal Yamak, başyaveri Aslan Güner’di. Hasan Iğsız da Muhafız Alayı komutanıydı.
GATA’ya giden hasta taşıma aracının Hacettepe’ye Güner’in talimatıyla gönderildiği belirlendi. Ayrıca Muhafız Alayı Komutanlığı’nda ambulans ve doktor olduğu; ama bunların kullanılmadığı kayıtlara geçti. Kurulun ulaştığı bazı bilgiler savcılıkça yürütülmekte olan hazırlık soruşturmasının gizliliği ve başka bazı sebeplerden dolayı kamuoyunun bilgisine sunulmadı. Rapora girmeyen ancak not alınan bazı hususlar da var. DDK raporunu önceden kamuoyuna duyuran Aksiyon’un raporla ilgili ulaştığı bazı şoke edici ayrıntılar da şöyle:
- Muhafız Alayı’nda tam donanımlı ambulans ve doktor vardı, kullanılmadı. Köşk’te ilk yardım çantası bulunamadı. Bulunsa bile o anda kullanabilecek tek bir sağlık personelinin olmadığı tespit edildi.
- Sağlık hizmetlerinin koordinasyonu cumhurbaşkanlığı genel sekreterinin görev ve sorumluluğunda. Özal rahatsızlandığında yanında doktor yoktu. Köşk’ün resmî doktoru Prof. Dr. Hilmi Özkutlu’ya ulaşılamadığı belirtiliyor. Özkutlu’nun doktor eşi, o gün kendilerinin herhangi bir şekilde aranmadığını beyan ediyor.
- Köşk’te çalışanların bazılarına ulaşılamadı. Yapılan araştırmada birkaçının daha önce başka büyükelçiliklerde çalıştığı saptandı. Bazılarının da kumar borçları olduğu anlaşıldı. Köşk personelinden, başka bir ülkenin büyükelçiliğinde de çalıştığı belirlenen bir kişinin olaydan hemen sonra Amerika’ya tatile gönderildiği öğrenildi.
- Semra Özal, “16 Nisan akşamı yemek yemedi”, görevli garson ise “Yedi” diyor. Başka çelişkiler de var. Başyaverin sorumluluğunda özel ve resmî bütün faaliyetlerinin kaydedildiği Ceride Defteri’nde Köşk’te olup bitenlerle ilgili hiçbir bilgi bulunamadı.
- Semra Özal’ın yanında götürdüğü iki hizmetçiden biri İngiltere’ye yerleşti. İlk ifadesinde ‘Özal’ın sabah düştüğünü gördüm’ ifadesini daha sonra nedense değiştirdi.
- GATA’ya yola çıkan hasta arabasının Hacettepe’ye götürülmesi emrini Aslan Güner verdi. Arabada hiçbir sıhhi alet ve sağlık personeli bulunmuyordu. 3. vitese geçmeyen araba 2. viteste gidebildi! Neden GATA veya kalp hastalıklarında o zaman bir numara olan Yüksek İhtisas’a götürülmedi? Güner, çelişkili açıklamalar yaptı. ‘Trafik bahanesi’ inandırıcı bulunmadı. Yol güzergahında tedbirlerin alındığı anlaşıldı.
- GATA’daki nöbetçi doktor Mustafa Sarsılmaz’a Özal’ın check-up için getirileceği haberi verildi. Hazırlıklar yapıldı. Daha sonra ilginç bir şekilde GATA Komutanı Ömer Şarlak bu emrini teyit etmedi.
- Krizden sonra Özal’ın yanına ilk gelen yüzbaşı, ifadesinde ‘Nabzını tuttum, yaşıyor gibiydi’ dedi. Ancak daha sonra bu sözlerini ‘Emin değilim’ diye değiştirdi.
- Özal, Köşk’teyken ilk yardım sağlık kitini merak etti, ‘Nasıl kullanılıyor?’ diye sordu ancak sağlığından sorumlu kişiler ilgisiz kaldı. Personeli bu konuda eğitmediler.
- Ölüm raporlarında imzası bulunan Prof. Dr. Yüksel Bozer ‘Ölümü şüpheli görmedik’ diyor ancak kan değerleri anormal çıkıyor, hastanede bazı doktorlar otopsiyi gündeme getiriyor. Adliyeye haber verilmesi ve savcı görmeden cenazenin kalkmaması gerekiyordu.
- Hacettepe’de laboratuar teknisyeni Hatice Güngör, ‘Digoksin benden istendi’ diyor ancak bunu kimin ve neden istediği kayıtlara girmedi. Doç. Dr. Cumhur Özkuyumcu da TORCH grubu olarak ifade edilen bir kan çalışması yapıldığını söylüyor. Özal’ın hasta dosyasında bulunan test sonuçları arasında o gün kendilerinin çalıştıkları test sonuçları bulunamadı.
- Tıbbi kayıt ve beyanlarda ‘digoksin’ kullandığına dair bir bilgi olmamasına rağmen kanda digoksin değerlerinin çok yüksek olduğu tespit ediliyor. Ancak hasta dosyasında bu işleme ait bir kayda rastlanmadı. Özal digoksin kullanmıyordu, kim verdi?
- İlaç listesinde olmamasına rağmen yüksek miktarda tansiyon düşürücü dilaltı hapı izordil alındığı tespit edildi. Bu ilacı kim aldı, kullanmasına nasıl izin verildi?
- ABD’den gelen 5 Şubat 1993 tarihli raporlara göre; 17 Nisan’dan 3 ay önce yürüme-koşu testleri yapılıyor, dosyasına ‘Sağlığı ile ilgili ciddi sorun yok, kalp yolu ile ani ölüm beklenmiyor’ yazıyordu. 16 Nisan’daki kokteyle giderken de yokuş yukarı yürüdü. O gece aile münasebeti yaşamış olsa da kalbi için sorun değildi. 17 Nisan sabahı görevi başında ani şekilde ölmesi neden şüphe sebebi sayılmadı ve kalp krizi dendi?
- Hacettepe’de alınan kanda yapılan rutin testlerin sonuçlarında fosfor oranı çok yüksek çıktı. Zehirlenme göstergesi olan bu sonuç açıklanmaya muhtaç olduğu hâlde herhangi bir inceleme yapılmadı. Fosfor oranının yüksekliğini gören doktorların hemen zehirlendi mi diye düşünmesi, sebebini araştırması gerekiyordu.
- Hacettepe’ye geldiğinde Özal ölmüştü. Hayata geri dönmeyeceğini bile bile yapılan müdahalelerde aşırıya kaçıldığı saptanıyor. Ayrıca kan gazının neden az sayıda çalışıldığı ile ilgili tıbbi belgelerde bilgi olmadığı anlaşılıyor. Biyokimyasal tetkiklerin sayıca az yapıldığı, bazı tetkiklerin (tam kan sayımı, kanama pıhtılaşma parametreleri gibi) ise hiç yapılmamış olduğu belirlendi.
- Kayıtlardaki bilgilere göre resüsitasyon sırasında verilen sodyum bikarbonat miktarının (2550 ml) çok yüksek olduğu tespit ediliyor (En fazla 500 ml olabilir). Sağlıklı insan için bile hayati sonuçlar doğuracağı, beyin hücrelerindeki suyun çekilmesine sebep olacağı bilinmesine rağmen neden sodyum bikarbonat bu kadar yüksek veriliyor? Hastane dosyasında bu konuyu açıklayacak bir değerlendirme de bulunmuyor. Özal sağ olsaydı bu işlem onu öldürecekti.
- Kan örneği, rutin tahlillerden sonra adli tıbba kapsamlı bir tahlil için gönderilmedi. Doç. Özkuyumcu, ‘Devlet büyüğü olması nedeniyle yarın ihtiyaç olabilir’ diye kan örneğini sakladı. Bozer ve ekibi bunu neden düşünemedi? Kan, doku ve kıl gibi örnekler alınmadı? Otopsi yapılmadı?
- Hacattepe doktor gözlem raporunda Özal’ın hastane öyküsü yok. ‘Spor yaparken öldü’ kim diyor? ‘Yatağında öldü’ dense bakış açısı farklı olurdu. Dezenformasyon yapılarak kamuoyu ve doktorlar yönlendirildi.
- Özel doktoru Cengiz Aslan yurtdışındaki bütün ameliyat ve gezilerinde yanında olmasına rağmen yurtiçinde yalnız bırakıyor. Kalp ameliyatından sonra yüzde 20 de olsa ölüm riski taşıyan Özal için neden 7 gün 24 saat doktor görevlendirilmesi önerilmedi?
- Raporda ölüm sebebi yok. Prof. İlhami Paşaoğlu ‘Bu şekilde verilen esasen afakîdir’ diyor. Peki raporu neden imzaladı?
- Meclis Araştırma Komisyonu raporu sonuç vermedi, daha önce başlatılan bir soruşturma kapatıldı. MİT, Genelkurmay ve Emniyet iddialarla ilgili işlem yapmadı.
- Bilgisine başvurulan bazı kişiler, bazı evrakın Cumhurbaşkanlığı arşivinde olacağını belirtmesine rağmen arşivde yapılan incelemede Turgut Özal dönemine ilişkin inceleme-araştırma konusuyla alakalı hiçbir doküman bulunmadı.
- Köşk’te görevli personelin isim ve iletişim bilgileri temin edilemedi. Kurumlarda gerek görevli personele ve gerekse o gün yaşanan sürece ilişkin herhangi bir tespit-kayıt-tutanak tanzim edilmediği için bilgilere ulaşılamadı. Aynı sorun Hacettepe Üniversitesi’nde de yaşandı. 17 Nisan 1993’te yaşanan sürecin belirlenmesine katkısı olabilecek kamera görüntüsü, iletişim tespiti ve kaydından yararlanılamadı. Türk Telekom, Köşk’e ait telefon kayıtlarının mevcut olmadığını bildirdi.