12 Mayıs 2014 / İDRIS GÜRSOY
Tek
parti döneminin bitişinde TSK’nın değişim talebi büyük rol oynadı.
1950’de orduda Org. Nuri Yamut’un da içinde bulunduğu kanat çok partili
hayata geçişin önünü açtı. Bunun faturasını 27 Mayıs Darbesi’nde
hakaretler eşliğinde yargılanarak ödedi.
Demokrat
Parti İstanbul Milletvekili Nuri Yamut, Ankara’nın Emek Mahallesi’nde
bulunan İsrail evlerinde oturuyordu. 27 Mayıs 1960 sabahı askerî bir
araç evinin önünde durdu. İçinden bir subay, bir astsubay ve erler
çıktı. Yamut’un zilini çaldılar. 71 yaşındaki Nuri Paşa kapıyı açtı.
Elinde bastonu, yakasında İstiklal Madalyası vardı. Subaylardan biri
"Seni almaya geldik. Hırsız! Vatanı sattınız!" diye bağırdı. Nuri Paşa
silahlı subayların beklemediği bir tepki verdi: "Ben Çanakkale
kahramanıyım, Atatürk’ün silah arkadaşıyım, İstiklal Savaşı gazisiyim,
eski Genelkurmay Başkanıyım... Bana hakaret edemezsiniz!" Subaylardan
biri öne atıldı ve bir tokat attı... Paşa sendeledi. Astsubay olan
arkasından bir tekme savurdu… Paşa, merdivenlerden yuvarlandı, gözlüğü
kırıldı. Kan revan içindeki Nuri Paşa’nın kollarına girdiler, alıp
götürdüler...
Darbecilerin Yamut Paşa’ya öfke ve nefreti
sebepsiz değildi. 27 yıllık tek parti dönemi Nuri Yamut ile ordu
içindeki demokrat subayların çok partili hayattan yana tavır koymaları
ile sona erdi. Peki, Yamut Paşa kimdi? Darbecilerin öfkesi nereden
geliyordu?
Mehmet Nuri Yamut 1890’da Selanik’te doğdu.
1912 yılında Manastır’daki 6. Kolordu’da görev yaparken düşmana esir
düştü. Balkan Harbi’ne fiilen katılan Yamut, Birinci Dünya Savaşı’nda
cephedeydi. Kurtuluş Savaşı’nda Sakarya’da 7. Tümen Kurmay Başkanı
olarak görev yaptı. İstiklal Madalyası verildi. 1945’te orgeneralliğe
yükseldi. Muharebe Gümüş Liyakat Madalyası, Muharebe Gümüş İmtiyaz
Madalyası, Altın Liyakat Madalyası ve Alman Demir Haç Nişanı sahibiydi.
Kara Kuvvetleri Komutanlığından sonra 1950-54 arası Genelkurmay
Başkanlığı yaptı. 1957’de Demokrat Parti’den milletvekili seçildi. 27
Mayıs 1960’ta gözaltına alındığında 71 yaşındaydı.
Yamut Paşa, kara kuvvetleri komutanıyken
Türkiye çok partili hayata geçiş sancıları yaşıyordu. 14 Mayıs 1950,
Türk siyasi hayatının en önemli dönüm noktalarından biri oldu. Demokrat
Parti serbest seçimle iktidarı kazandı. 27 yıllık tek parti dönemi sona
erdi. Gözler ‘millî şef’ İsmet İnönü ve tabii ki askerin üzerindeydi. 22
Mayıs’ta Meclis açıldı. Celal Bayar Cumhurbaşkanı, Refik Koraltan
Meclis Başkanı seçildi. Adnan Menderes hükümeti kurmakla
görevlendirildi. İşte herkesin nefesini tuttuğu bu süreçte Kara
Kuvvetleri Komutanı Nuri Yamut Paşa çok partili hayattan yana tavır
alarak demokrasinin yolunu açmıştı.
14 Mayıs 1950’de geç saatler… Sandıklar
açılmış ve oylar ekseriyet DP’ye çıkıyor. CHP genel merkezinde büyük
hayal kırıklığı ve umutsuzluk yaşanıyor. Tek parti döneminin sonuna
yaklaşıldığı anlaşılıyordu. Ordunun üst kademesi İnönücüydü. Seçimleri
CHP’nin kaybetmesinden sonra İsmet Paşa’ya, "DP’ye iktidarı teslim etme,
yönetime el koyalım" teklifi yapıldı. Ancak İnönü kabul etmedi. Ankara
gergindi. Müdahale her an bekleniyordu. Ancak tam tersi oldu.
Genelkurmay Başkanı Abdurrahman Nafiz Gürman, karargâha geldiğinde bir
sürprizle karşılaştı. Odasında Kara Kuvvetleri Komutanı Nuri Yamut
vardı. Orgeneral Gürman’la seçimi konuştular. Gürman "Bu adamlara
memleketi teslim edemeyiz!" deyince Nuri Yamut buna şiddetle karşı
çıktı. 1962’de yayımlanan Yeni İstanbul gazetesindeki habere göre;
"Meclis toplanıncaya kadar mevkufsunuz! Daha sonra ben sizin
emrinizdeyim. Lüzumu ne ise onu yaparsınız!" dedi.
Başbakan Adnan Menderes 6 Haziran 1950’de
Bakanlar Kurulu kararıyla genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarını
değiştirdi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Abdurrahman Nafiz Gürman, Hava
Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Zeki Doğan, Deniz Kuvvetleri Komutanı
Oramiral Mehmet Ali Ülgen, Jandarma Genel Komutanı Korgeneral Nuri
Berköz, Genelkurmay II. Başkanı Orgeneral İzzet Aksalur, Birinci Ordu
Komutanı Orgeneral Asım Tınaztepe, İkinci Ordu Komutanı Orgeneral
Muzaffer Tuğsavul, Üçüncü Ordu Komutanı Orgeneral Mahmut Berköz gibi üst
düzey komutanlarla birlikte toplam 15 general ve 150 albay emekliye
sevk edildi. Kararname 8 Haziran 1950’de 7527 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe girdi. Org. Nuri Yamut genelkurmay başkanı oldu.
Orgeneral Gürman’ın ve üst rütbeli subayların ordudan tasfiye
edilmesinin ardında bir de ihbar bulunuyordu. 5 Haziran’da bir albay,
Adnan Menderes’e gelmiş ve bazı kumandanların darbeye hazırladığını
haber vermişti. Albay, "Bazı generaller 8 Haziran’ı 9’a bağlayan gece
darbe yapacaklar." diye tarih de söylemişti. Menderes, Millî Savunma
Bakanı ve bazı bakanlarla durumu değerlendirdi. Aynı gün Çankaya’ya
çıktı ve Celal Bayar’la görüştü. Darbe planlayanların tasfiyesi için
düğmeye basıldı. Yamut Paşa yine devredeydi. Millî Savunma Bakanı
Yaveri, Orgeneral Abdurrahman Nafiz Gürman’ın yanına gelerek;
"Kumandanım, bakanımın verdiği emre göre, Askerî Şûra üyeliğine tayin
edildiniz. Arz ederim." dedi. Orgeneral Gürman şaşırmıştı, böyle bir
durumu beklemiyordu. "Anlamadım, bu nasıl şey!" diye tepki gösterdi. O
anda kapı açıldı, içeri Orgeneral Nuri Yamut girdi: "Orgeneralim,
Genelkurmay Başkanlığına tayin edilmiş bulunuyorum, görevi sizden
devralmaya geldim." dedi. Orgeneral Gürman için çantasını toplamaktan
başka yol kalmamıştı.
13 Haziran 1950’de Menderes, ordudaki
tasfiyelerin sebebini anlatırken CHP’yi suçladı: "Size esefle haber
vermek isterim ki, iktidara gelişimiz henüz bir ayı bulmadığı hâlde,
bazı zaruri değişiklikleri mesele ittihaz ederek Cumhuriyet Halk
Partisi, orduyu aleyhimize tahrik etmek yoluna sapmıştır. Bizim bütün
çalışmalarımız memleketimizde demokrasiyi perçinlemeye matuftur. CHP,
eğer başarılı bir çalışmaya girmek istiyorsa, başlarındaki iktidar
hastalarını atmalıdır. Bu iktidar hastaları, havayı karıştırmak
istemektedirler. Memlekette siyasi iktidarı muhtal (bozuk) göstererek,
bir polemiğe, bir hücum ve taarruza geçmişlerdir."
İsmet İnönü ise, bu iddiayı reddetti. İsmet
Paşa’nın, bazı generallerin 14 Mayıs gecesi "seçimleri iptal edelim"
teklifini geri çevirdiği daha sonra ortaya çıktı. CHP basın bürosu
sözcüsü Orhan Birgit, "Seçimleri iptal edelim" diyen 1. Ordu Komutanı
Orgeneral Kurtcebe Noyan’a, CHP liderinin "Millî irade nasıl tecelli
etmişse herkesin buna saygı göstermesi gerektiği" cevabı verdiğini
söyledi. Yakın tarih uzmanı Prof. Dr. Tanel Demirel’e göre de; İnönü bu
teşebbüslerin başarı şansının düşük olduğunu bilecek kadar tecrübeliydi.
İnönü, ordu içindeki değişim isteğinin farkında olduğu gibi bu aşamada
seçimlerin iptalinin Batı dünyası ve ABD’nin tepkisini çekebileceğini
tahmin edebiliyordu.
Demokrat Genelkurmay Başkanı
Adnan Menderes’in tam bir isabetle
Genelkurmay Başkanlığına atadığı M. Nuri Yamut, görev yaptığı süre
içinde önemli icraatlara imza attı. Çanakkale’ye kendi maaşından bir
anıt yaptırdı. İskoçların gaydasını görerek Genelkurmay Başkanlığı
Mehter Takımını tekrar kurdu. Kore Savaşı’na asker gönderme kararını
uyguladı. Cumhuriyet döneminde ilk kez 1950 yılında yurtdışına asker
gönderildi. Türkiye 1952’de NATO ittifakına kabul edildi.
Ankara, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından
yaşanan Doğu-Batı eksenindeki çekişmede arada kalmış, kendi tarafını
belirleme fırsatını arıyordu. Daha sonra ‘Soğuk Savaş’ olarak
adlandırılacak bu çekişme Türkiye’nin jeo-stratejik önemini de
artırmıştı. Ankara, savaş sırasında tarafsız kalmıştı ancak sonrasında
Sovyetler’in Doğu Anadolu’da toprak, Boğazlar’da üs ve ortak savunma
talepleriyle karşı karşıya kalmıştı. Tam bu esnada patlak veren Kore
Savaşı, Türkiye’nin Sovyet tehdidini bertaraf edip Batı Bloku ve
Amerika’ya yaklaşması için bir fırsat oluşturdu. Birleşmiş Milletler,
ABD’nin isteğiyle, üye ülkelerden asker istemiş, 52 üye devletten sadece
12’si bu isteğe cevap vermiş, onlar da kara askeri gönderemeyeceklerini
bildirmişlerdi. DP hükümeti, NATO’ya üyeliğini de hızlandırmak için
Kore Savaşı’na birlik göndermeyi kabul etti.
Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü, Millî
Savunma Bakanı Refik İnce ve Genelkurmay Başkanı Nuri Yamut’un
komitesinde 4 bin 500 Türk askeri Kore’ye gönderildi. 1950’den 1953’e
kadar Kore’de savaşan Türk Tugayı’ndan 741 asker şehit düştü, 2 bin 147
asker yaralandı. 25 Eylül 1950’den 27 Temmuz 1953’e kadar Kore’de
savaşan Türk askerlerine kanunla ‘gazi’ unvanı verildi. Kore ve ABD
devlet başkanları Türk birliğinin başarısını devlet nişanlarıyla
ödüllendirdi.
Nuri Yamut’un komuta ettiği Türk askeri
sadece alan savunması yapmadı Kore’de. Acımasız savaşın anne-babasız
bıraktığı Koreli çocuklara da yardım elini uzattı. Savaş alanlarındaki
kimsesiz çocukları Seul-Suwan’daki tugay karargâhında kurdukları bir
çadırda toplayan Türk subayları, kimsesiz çocukların hem güvenliğini hem
de bakımını üstlendi. Ancak kimsesiz Korelilerin sayısı 100’ü aşınca,
karargâhın içindeki yıkık bir bina yeniden inşa edildi, okul ve
yetimhaneye çevrildi. Kayıtlara ‘Ankara Okulu ve Yetimhanesi’ olarak
geçen bu okulda çocukların günlük iaşelerinin yanı sıra eğitim de
verildi. Her gün iki saat verilen Türkçe dersinden dolayı çocuklar
Türkçe de öğrendi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mehmet Nuri Yamut,
askerî raporlarda geçen ve savaş bölgesinde eğitimine devam eden tek
okul olan Ankara Okulu’nu bizzat yerinde ziyaret etti. 1953’teki
ateşkesin ardından bir müddet daha eğitime devam eden Ankara Okulu, Türk
askerlerinin çekilmesiyle kapandı. Bugün Suwan bölgesinde yaşayanların
birçoğu, sadece temel kalıntıları kalan Ankara Okulu’ndan minnetle söz
ediyor.
Baban eşek de olsa…
Yamut Paşa, üniformayı üstünden çıkarıp
emekli olduktan sonra siyasete atıldı. DP’den milletvekili seçildi. 27
Mayıs darbesinden sonra tutuklanarak cezaevine kondu. Yassıada’da
işkencelere dayanamadı, kalp krizinden hayatını kaybetti. 27 Mayıs
darbesinden sonra Yamut Paşa’nın evinden alınırken tokatlanıp
tekmelenmesi tarihe kara bir leke olarak geçti. Yassıada’da Yamut çok
mahzundu. Hakaretler, işkenceler ona çok acı veriyordu. Nuri Yamut’un
yüzünde sigara söndürdüklerine yanında bulunan Erzurum Mebusu Rıza
Topçuoğlu şahit olmuştu: "Bir teğmen yüzünde sigara söndürdü. O da dönüp
‘Oğlum, baban eşek de olsaydı bunu yapmazdı.’ dedi."
Cuntanın Yamut Paşa’ya öfkesi öldükten
sonra da sürdü. Devlet mezarlığına naaşı alınmadı. 12 Eylül 1980’de
yönetime el koyan Millî Güvenlik Konseyi, 10 Kasım 1981’de Devlet
Mezarlığı yapılmasına karar verdi. Kurtuluş Savaşı’na katılan subaylar
ve cumhurbaşkanları buraya defnedilecekti. Devlet Mezarlığı, 30 Ağustos
1988’de açıldı. Hangi komutanların defnedileceğine Genelkurmay karar
verdi. DP dönemine kadar Genelkurmay Başkanlığı yapmış tüm komutanların
mezarları buraya nakledildi. DP döneminin genelkurmay başkanları ise
Devlet Mezarlığı’na alınmadı. Oysa Nuri Yamut 4 Ocak 1920, Nurettin
Baransel 1 Mart 1921, Hakkı Tunaboylu 31 Temmuz 1921, Rüştü Erdelhun ise
2 Nisan 1921’de Anadolu’ya gizlice gelerek Millî Ordu’ya katılmışlardı.
DP’nin emekli ettiği Orgeneral Nafiz Gürman, 8 Şubat 1921’de Millî
Ordu’ya katılmıştı. Gürman, Devlet Mezarlığı’na defnedildi. Salih
Omurtak da, Nuri Yamut’la aynı dönemde Millî Ordu’ya katılmıştı.
Rütbeleri aynıydı. Genelkurmay’ın internet sitesinde emekli Org. Nuri
Yamut’la ilgili kısa bir biyografi var: "1954’te emekli oldu. 1961’de
vefat etti ve Zincirlikuyu’ da toprağa verildi."