30 Ocak 2015 Cuma

AKP, İNSANLARI İNANÇ VE DÜŞÜNCELERİNDEN DOLAYI YARGILIYOR İŞTE ÖRNEK

Fethullah Gülen dosyasında ne cebir ne şiddet var

  • Aksiyon dergisi, İdris Gürsoy
Fethullah Gülen dosyasında ne cebir ne şiddet var

Fethullah Gülen hakkında terör örgütü kurma ve yönetme suçlamasıyla 28 Şubat sürecinde de dava açılmıştı. Hem mahkeme hem de Yargıtay beraat kararı verdi. Avukatı Nurullah Albayrak, bugün yapılmak istenenle benzerliğe dikkat çekiyor: “Soruşturma dosyasında Gülen’in cebir ve şiddet kullandığına ya da kullanılmasını istediğine dair hiçbir somut tespit sunulmuyor.”
Fethullah Gülen hakkında terör örgütü kurma ve yönetme suçlamasıyla 28 Şubat sürecinde de dava açılmıştı. Hem mahkeme hem de Yargıtay beraat kararı verdi. Avukatı Nurullah Albayrak, bugün yapılmak istenenle benzerliğe dikkat çekiyor: “Soruşturma dosyasında Gülen’in cebir ve şiddet kullandığına ya da kullanılmasını istediğine dair hiçbir somut tespit sunulmuyor.”
14 Mart 2014 medya darbesinin altından adı pek bilinmeyen bir örgüt çıktı: Tahşiyeciler. Soruşturma dosyasına göre; “Tahşiyeciler” diye bilinen bir gruba kumpas kurulmuştu! Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ladin’i severim” diyen kişiye sahip çıktı. Bülent Arınç, Tahşiyecilerin aranarak şikâyetçi yapıldığını ağzından kaçırdı.
Erdoğan, bir yıldır hizmet hareketini yok etmek için deliller arıyordu. Bir yıl boyunca, bir davanın psikolojik zemini hazırlandı. Altyapısı kuruldu.  28 Şubat dosyaları yeniden açıldı, itirafçılar bulundu ve şikâyet mektupları yazdırıldı. 17 Aralık 2013’ten itibaren Gülen’in avukatları yalan haberlerle ilgili yüzlerce suç duyurusunda bulundu, 100’e yakın manevi tazminat davası açtı.
14 Aralık medyaya darbe operasyonunu yürüten Cumhuriyet Savcısı Hasan Yılmaz, Fethullah Gülen hakkında yakalama kararı çıkarılmasını istedi. Bu hukuksuz talep, 1. Sulh Ceza Mahkemesi Hâkimi Bekir Altun tarafından onaylandı. Gülen hakkında kırmızı bülten çıkarılması için Adalet Bakanlığı’nca çalışmalara başlandı.
Gülen, 28 Şubat sürecinde aynı iddialarla suçlanmış, hakkında açılan dava 8 yıl sürdükten sonra beraatle sonuçlanmıştı. Ortaya dökülen yolsuzlukların üzeri örtülmekte zorlanılınca, bugün daha önce beraat ettiği halde aynı iddialarla Gülen dosyası yeniden açıldı. Fethullah Gülen’in avukatı Nurullah Albayrak, 28 Şubat sürecinde benzer iddialardan yargılanan Gülen’in Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararı ile beraat ettiğine dikkat çekiyor. Peki, Gülen’le ilgili dosyada neler var?  Kırmızı bülten ve ABD’den iade talebi ile ne amaçlanıyor? Gülen’in avukatı Nurullah Albayrak, sorularımızı cevapladı:
-14 Aralık medyayı susturma operasyonunda Fethullah Gülen’e de suçlamalar yöneltildi. 28 Şubat sürecindeki suçlamalarla benzerlikler var mı?
Sayın Fethullah Gülen 28 Şubat’ın gerçek anlamda mağduru olmuş ve o dönemde, terör örgütü kurmak ve yönetmek suçlaması ile hakkında dava açılmıştı. Devlet Güvenlik Savcılığı tarafından hazırlanan 22 Ağustos 2000 tarihli iddianameye göre; Gülen 3713 sayılı yasanın 1. ve 7. maddelerine göre terör örgütü kurmak ve yönetmekle suçlanmıştı. İddianamede yapılan değerlendirmeye bakıldığında bugün yaşanan ve söylenenlerin birebir aynı olduğu görülecektir.
-Nasıl?
İddianamenin Değerlendirme ve Hukuki Durum başlığı altında şu ifadelere yer verilmiştir: ‘Devletle uzlaşmacı ve barışçı bir politika izleyen, toplumun bütün kesimleriyle diyalog kurmakta sakınca görmeyen Fethullah Gülen grubunun başta Millî Eğitim ve Emniyet Teşkilatı olmak üzere bütün devlet kadrolarına sızma çalışmaları yaptığı ve önemli ölçüde bu faaliyetlerinde muvaffak olduğu bilinmektedir. Sahip olduğu okul, yurt ve dershanelerinde yetiştirdiği iyi eğitilmiş kadrolarıyla Atatürk ilkeleri ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırarak şeriat esaslarına dayalı bir devlet kurmayı amaçlayan Fethullah Gülen, gücünü iki kaynaktan almaktadır. 1- Oluşturmuş olduğu sermaye imparatorluğu, 2- Son yılarda dozajını gittikçe artıran ve zaman zaman teşekküle yardım boyutlarına ulaşan siyasi destek. Kısa bir sürede oluşan  sermaye imparatorluğu bütün okul, yurt, dershane ve sair kuruluşların finansmanını yaparken, siyasi destek sayesinde devlet kadrolarında örgütlenme sağlanmakta ve örgütün önüne çıkacak engeller bertaraf edilmek istenmektedir. Bu değerlendirme o zamanki suçlamanın gerekçesini göstermekle birlikte bugün yapılan suçlamaların nerdeyse aynı olduğunu da göstermektedir.
-Peki deliller aynı mı?
2000 tarihli iddianamenin delillerine bakıldığında bugünkü delillerle benzerlik taşıdığı da görülmektedir. Nuh Mete Yüksel’in iddianamesinde deliller şunlardı:
Asrın Getirdiği Tereddütler. (4 cilt, klasör 1, dizi 1-4),  İrşat Ekseni (klasör 1, dizi 5),  İl’a-yı Kelimetullah veya Cihad (Klasör 1, dizi 6),  Çağ ve Nesil (6 cilt, klasör 2, dizi 7-12),  Prizma (3 cilt, klasör 3,  dizi 13-15),  Ölçüler (4 cilt, klasör 3, dizi 16-17),  Hocanın okulları (klasör 3, dizi 18),  Fasıldan Fasıla (3, cilt klasör 4, dizi 19-21),  Küçük Dünyam (klasör 4, dizi 23),  ATV’de yayımlanan 9 numaralı kasetin çözümü (klasör 7, dizi 220),  NTV’de yayımlanan 10 numaralı kasetin çözümü (klasör 7, dizi 221),  4 numaralı kasetin çözümü (klasör 7, dizi 216),  3 nolu kasetin çözümü (klasör 7, dizi 215),  8 nolu kasetin çözümü (klasör 10, dizi 708),  Diğer kasetlerin çözümleri (klasör 7, dizi 213-214-217-218-219; klasör 10 dizi 653-707; klasör 11, dizi 813; klasör 12, dizi 980-1042),  Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün Fethullah Gülen ve örgütü hakkında 21 Nisan 1999 tarihli raporu (klasör 5, dizi 154-155),  Müşteki ifadesi (klasör 5, dizi 405),  Emniyet Genel Müdürlüğü’nün raporu (klasör 5, dizi 218),  Genelkurmay Başkanlığı’nın raporu ve belgeler (klasör 6, dizi 158-212),  Jandarma Genel Komutanlığı’nın raporu ve belgeler (klasör 11dizi 851-979),  Tanık ifadesi (klasör 11, dizi 715),  Emniyet Genel Müdürlüğü’nün Fethullah Gülen’in şirketleri, okulları, dershaneleri, vakıfları ile ilgili tespitleri (klasör 8, dizi 222,223,224,225,226,227,228,229,263, 264)  Yurtdışındaki Nurculuk faaliyetleri ile ilgili Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yazısı ve ekindeki evrak (klasör 9 dizi 274-289),  Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın 1998 Abant Toplantısı ile ilgili doküman.
-28 Şubat sürecindeki davada bu delillere göre yapılan suçlamanın sonucu ne oldu?
Dava sonunda Sayın Gülen, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde beraat etti. Beraat kararı Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından onandı. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 24 Haziran 2008 tarihinde bu kararı tasdik etti ve yargılama süreci sona erdi.
-Bugünkü suçlama nedir? Terör örgütü ile ilgili bir delil var mı?
Kamuoyunda 14 Aralık operasyonu olarak bilinen ve gazeteci, sanatçı, yönetmen ve emniyet mensuplarının gözaltına alındığı, Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve bazı emniyet müdürlerinin tutuklandığı soruşturma kapsamında Sayın Fethullah Gülen’e de bu soruşturma kapsamında suç isnadında bulunulmuştur. 14 Aralık soruşturması kapsamında da önceki davada olduğu gibi Terörle Mücadele Kanunu’nun 1. ve 7. maddeleri gereğince terör örgütü kurma ve yönetme suçlamasında bulunulmuştur. Bu soruşturmada da benzer iddialar dile getirilmiş ve yine Sayın Gülen’in bir sohbeti ve bazı gazetecilerin köşe yazıları suç unsuru olarak gösterilmiştir.
-Neler onlar?
14 Aralık soruşturmasında yapılan suçlamaya delil olarak şunlar gösterilmiştir:  06.04.2009 tarihinde www.herkul.org adlı internet sitesinde müvekkilim tarafından yapılan sohbet,  08.04.2009 tarihinde Zaman Gazetesi’nde yer alan bir haber,  09.04.2009 tarihinde Samanyolu Televizyonu’nda yayımlanan dizideki birkaç dakikalık konuşma,  10.04.2009 tarihinde Zaman Gazetesi’nde Hüseyin Gülerce tarafından yazılan köşe yazısı,  15.04.2009 tarihinde Zaman Gazetesi’nde Ahmet Şahin tarafından yazılan köşe yazısı,  23.04.2009 tarihinde Samanyolu Televizyonu’nda yayımlanan Tek Türkiye isimli dizide yer alan konuşma,  26.04.2009 tarihinde Bugün Gazetesi’nde Nuh Gönültaş tarafından yazılan köşe yazısı.
-Silahlı suç örgütü suçlaması yapılıyor, delil olarak sohbetler mi gösteriliyor?
Açık olarak görüldüğü gibi ne yazık ki düşünceyi açıklama özgürlüğü kapsamındaki ifadeler, var olduğu iddia edilen silahlı suç örgütünün delili olarak kabul edilmiştir. Oysa, Terörle Mücadele Yasası’nın; düşünce açıklamak, yorum yapmak, eleştiri yöneltmek, sorunların çözümü için öneride bulunmak, bu şekilde oluşan düşünceler etrafında örgütlenmek gibi eylemlere uygulanma olanağı yoktur. Yasa kapsamında ancak şiddete yönelik tahrik, teşvik eylemleri hukuksal konuyu oluşturabilirler. Gülen’in hayatının hiçbir döneminde şiddete teşvik etmediği tüm kamuoyu tarafından bilinmesine rağmen, siyasi olduğu muhakkak bir soruşturmada terör örgütü kurmak suçlaması yöneltilebilmiştir. Mevcut soruşturma dosyasında Sayın Gülen ya da diğer zanlılar tarafından cebir ve şiddet kullanıldığına ya da kullanılması istendiğine dair somut bir tespit sunulmadığı gibi, tam aksine cebir ve şiddet kullanılmadığı belirtilmiştir.  Yani cebir ve şiddet kullanmayan bir örgüt suçlaması ile karşı karşıya kalınmıştır.

-Kırmızı bülten çıkarılmasının makul bir gerekçesi bulunuyor mu?
14 Aralık soruşturması ve soruşturma kapsamında Sayın Gülen hakkında kırmızı bülten çıkartılması –aklı ve biraz vicdanı olan herkes tarafından kabul edilecektir ki– hukuki değil, siyasi bir amaç taşımaktadır. Bunun amacının hukuki olmadığı yaşanan ve söylenenlerden açık olarak anlaşılmaktadır.  17 ve 25 Aralık soruşturmalarından sonra AKP hükümeti yolsuzluk ve rüşvet iddialarının inandırıcı bir izahını yapamamış ve kamuoyunu ikna edememiştir. İç kamuoyunda yaşadığı sıkıntıyı bertaraf edebilmek amacıyla müvekkilimi ve camia mensuplarını hedef alarak dikkatleri başka yöne çekmek istemiştir. Bu niyetlerini yaptıkları konuşmalarda da açık olarak göstermişlerdir. Özel mahkemelerin kurulacağı, yasal değişiklikler yapılacağı, inlerine girileceği gibi söylemler niyetleri açık olarak ortaya koymuştur. Yaşananlar bu niyetlerinin tezahüründen başka bir şey değildir.

-Gülen hakkında kırmızı bülten çıkarılabilir mi? ABD’den iade talebinin sonucu ne olur?
İnterpol’ün bir şahıs hakkında terör örgütü üyesi olduğundan bahisle kırmızı bülten düzenlemesi için öncelikle bahsi geçen terör örgütünün İnterpol tarafından terör örgütü olarak değerlendirilip listelerine bu şekilde geçirilmesi, arkasından bu şahsın belirtilen terör örgütünün eylemlerine hangi somut aktiviteleriyle katıldığının ve bunların suç teşkil eden yönlerinin delileriyle birlikte ortaya konulması gerekmektedir. Delilleri inandırıcı bulunmayan başvurular reddedilmektedir.
Bu bilgiler ışığında net olarak söylenebilir ki, İnterpol Genel Sekreterliği kırmızı bülten çıkartmayacak ve ABD de iade talebini mahkemeye dahi intikal ettirme gereği duymayacaktır. Bu kararlar iddialar mesnetsiz ve hukuksuz olduğu için verilecek, ayrıca, bu kararlar Türkiye’nin hukuksuz taleplerde bulunduğunu da maalesef tescil edecektir. Yapılacak bu şekilde bir başvuru ile İnterpol Genel Sekreterliği örgüt anlayışımızın değiştiğini ve bir dizi senaryosundan örgüt çıkartılmaya çalışıldığını görecek. Bu talebi kabul etmediği gibi bu başvurunun oluşturacağı olumsuz hava nedeniyle bundan sonra yapılacak başvurulara da şüpheyle yaklaşacaktır.
Sayın Fetullah Gülen’in ABD’de ikamet adresinin açık olmasına, adli yardım talebi ile ifadesini bulunduğu yerde verebileceği bilinmesine rağmen yapılan işlemin hukuki olmadığı izaha gerek yok. Sayın Gülen beraatle sonuçlanan daha önceki iddialarla ilgili olarak adli yardımlaşma talebi gereğince ABD adli makamlarında ifade vermiştir. O zaman dahi Amerikan savcısının iddiaların ciddiyetsizliğine karşı şaşkınlığını izhar ettiği de bilinmektedir. Bu soruşturmada adli yardım talebi yoluna başvurmaksızın algı yönetimi ve genel seçim sürecinde iç siyaset malzemesi olarak kullanmak amacıyla, bu girişimden sonuç alınamayacağı bilinmesine rağmen kasten bu yolun seçilmesi yapılan bu işlemin siyasi olduğunu tek başına ortaya koymaya yeterlidir.