27 Kasım 2014 Perşembe

EDREMİTLİ HACI ARİF ÇAĞAN'IN SON DUASI

 


Kavuşma öbür tarafa kaldı

Eğitim gönüllüsü Hacı Arif Çağan 92 yaşında vefat etti. Çağan, 2007’de Alzheimer hastalığı ilerlemeden Fethullah Gülen Hocaefendi ile görüşmüş, telefonda karşılıklı gözyaşı dökmüşlerdi.
Ah! Ah!” diye inleyen bir ses. Arada “Allah, Allah, Allah…”  diyor çok derinden… Sadece “Sen Arif misin?” sorusuna cevap olarak başını ‘evet’ anlamında sallayabiliyor. Her şeyi unutmuş. Bir tek adını unutmamış.
Balıkesir’in Edremit ilçesinde ikamet eden bölgenin sevilen simalarından eğitim gönüllüsü hayırsever Hacı Arif Çağan 92 yaşında vefat etti. Alzheimer tedavisi görüyordu. Yaklaşık dört-beş ay önce hasta yatağında ziyaret etmiştik. Yurtiçi ve yurtdışındaki birçok okulun yapımına öncülük etmişti. Fakir öğrencilere hep el uzatmıştı. Uzun süredir evinde tedavi görüyordu, konuşamıyordu.
Yanında kalan sadık arkadaşı Ömer Faruk Avcı’nın anlattığına göre, Çağan’ın Fethullah Gülen Hocaefendi ile son görüşmesi 2007’de Alzheimer hastalığı ilerlemeden önce olmuş. Konuşma, selam ve hatır sormanın ardından “Hocam, ben seni dünya gözü ile bir daha göremeyecek miyim?” şeklindeki sorularla hüzünlü bir hâl almış. İki dost, dakikalarca gözyaşı dökmüşler telefonda. Hocaefendi, “Hacı abi, kader bizi buraya bağladı. İnşallah görüşme ahirette olur.” demiş ve konuşma sona ermiş.
27 Mayıs’tan 28 Şubat’a olağanüstü dönemlerin tanıklığını yapmış Arif Çağan. Ancak hiç geri adım atmamış. Böyle anlarda hep duaya sarılmış. Allah yolunda çekilen sıkıntıları şeref kabul etmiş. Zor dönemlerde, musibetin geldiği olağanüstü zamanlarda hep ‘dua edin’ tavsiyesinde bulunmuş çevresine. “Cenab-ı Hak bir yol, selamet karşımıza çıkarır.” demiş.
Arif Çağan, Gülen Hocaefendi’yi genç yaşlarda tanımış. Önde görünmemeye hep dikkat etmiş. Hatta “Allah’ım, bana her şeyi unuttur.” diye duada bulunmuş. Çünkü bağışladığı şeylerin daha sonradan aklına gelmesini istememiş. “Ben dünyaya geldiğim gibi gideceğim.” demiş.
Çağan’ın yıllarca büro olarak kullandığı ilçe merkezindeki mekânına da uğramıştık. Fethullah Gülen Hocaefendi’yi Edremit’te karşılarken çekilmiş bir fotoğraf masanın üzerinde yerini almıştı. Başka bir karede alın teri ve gözyaşı ile kuruluşuna destek verdiği gözünün nuru bir eğitim yuvasının temelini atarken görülüyordu.  Risale i nurlar ve sonsuz Nur kitapları raflarda göze çarpıyor. Özel defterlerini inceledik, sadece inci gibi el yazısı ile kitaplardan aldığı notlar vardı. Çağan, yıllarca ziyaretçilerini bu mütevazı büroda ağırlamış. Müdavimlerden biri de Bülent Arınç’mış. Zeytinci Hacı Arif’in Arınç ile tanışıklığı Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Manisa’da verdiği vaaz günlerine kadar uzanıyormuş.
Arif Çağan’ın din ile ilk teması tarikat vasıtasıyla olmuş. 1945’te tanıştığı Sarı Hoca lakaplı Mehmet Hoca’ya çok tutkunmuş. Siyasete bir ara meyletmiş. 1957’de Demokrat Parti’den delege seçilmişse de parti içindeki bazı haksızlıkları ve yanlışları dile getirdiği için ikaz edilince siyasetten soğumuş.
1970’lerde Adalet Partisi ve MillÎ Selamet Partisi’nden gelen teklifleri ise Fethullah Gülen’in “Hacı ağabey, bizim partilerle ilişkimiz yok.” sözü üzerine geri çevirmiş. 12 Eylül 1980 sonrası Risale-i Nur bulundurduğu için 48 gün cezaevinde yatmış.  İzmir’e vaiz olarak gelen Fethullah Gülen’i tanıdıktan sonra ise onu hiç yalnız bırakmamış.
Edremit’te yüzlerce dönüm zeytin bahçesi olan bu hayırseverin dikili bir ağacı bile bulunmuyor. Arif Çağan, dünyaya geldiği gibi de uğurlanıyor.


 Kavuşma öbür tarafa kaldı